Usluca Köyü Derneği
Web Sitemize Hoş Geldiniz

Burası Usluca

Her yeni yazıya başlamadan önce Bismillah…

 

Bu yazımda bir nebzede olsa memleketimin tadını yaşatmak istedim sizlere. Ne denli yeterli olur bilinmez. Çünkü Usluca bunlardan çok daha fazlasını barındırıyor bünyesinde. Belki biraz klişe olacak ama ne kelimeler yeter anlatmaya ne de duygular tercüman olur bu eşsiz güzelliğe. Usluca’yı yalnızca yaşayan bilir, hisseden, bütün notalarına dokunan, her karesinde barındırdığı farklı farklı tatlara ulaşabilen…

 

Burası Usluca

 

 Sabah en geç 9’da ayaktasınız. Kalkar kalkmaz pencerenize yöneliyorsunuz. Perdeyi aralamanızla, güneşin yüzünüze gülümsemesi bir oluyor. Öte yandan bir buse de rüzgâr konduruveriyor sağ yanağınıza. Bir anda her şey sizi selamlıyor sanki, hep bir ağızdan hoş geldin nağmeleri yükseliyor semaya. Başınızı camdan dışarı uzatıp, içinize çekince o pirüpak havayı, bir anda ürperiyorsunuz. Acıkmış olmalısınız ki birde ufak tefek sesler geliyor midenizden. Bu sinyallerle mutfağa yöneliyorsunuz. Enfes bir kahvaltı hayal ederken mutfaktaki sessizlik moralinizi bozuveriyor. Beraberinde bir koku siniyor burnunuzdan içeri, takip ediyorsunuz adeta. Balkondan geldiğini fark ediyorsunuz bu iştah kabartan kokunun. Attığınız her adımla gacır gucur sesler yayılıyor etrafa emektar tahtalardan.  

 

 Evinizin en huzur veren mekânı belki de burası. Eşikten adımınızı atar atmaz sağ tarafta eski, paslanmış bir soba, üzerinde fokur fokur kaynayan isli bir demlik ve sobanın diğer tarafında elinde katmerleri bir sağa bir sola çevirdiği aktaracı ile belki de en değerliniz, anneniz karşılıyor sizi. Kokunun nereden geldiğini işte o zaman anlıyorsunuz.

 

Sabahın tadına doyamadan öğle ezanı karşılıyor tüm benliğinizi. Namazınızı eda edip keşfe çıkıyorsunuz sabırsızca. İlk durağınız ırmak oluyor. Kıyıya vardığınız da, gelirken hiç hesaba katmadığınız bir kalabalık selamlıyor sizi. Onlar çoktan tatmış oluyor o güzelliği. Sizde ise hala bir tedirginlik var. Ayaklarınızla yoklarken yeşil ırmağı içiniz titriyor adeta, ama hiç bozuntuya vermiyorsunuz. Çünkü kalabalıktan yükselen ‘off bugün de ırmak ne sıcak’ sesleri bütün algılarınızı değiştiriyor bir anda. Bir cesaret geliyor peşi sıra ve bırakıyorsunuz kendinizi yeşil ırmağın derinliklerine. 5-10 dakika geçmeden kalabalıkla hem fikir oluyorsunuz suyun sıcaklık derecesi noktasında.

 

 Ve akşam…Bütün ihtişamıyla karşınızda. Sabah yüzünüze gülümseyen güneş, yokluğunu hissetmeyesiniz diye aya ve milyonlarca yıldıza bırakıyor bütün samimiyetini. Ve yine en çok huzur bulduğunuz yerdesiniz. Oturuyorsunuz balkonun tam ortasında sizi arzulayan irili ufaklı, bir yanı yamalı minderlerin üzerine. Buz gibi duvarlara dayayıveriyorsunuz başınızı. Bir ses geliyor ruhunuzu okşaya okşaya dağların eteklerinden. Yeşilırmak ‘dağılın!’ diyor adeta akşamın sessizliğine. Yalnız bırakmıyor rüzgâr her saniye başını okşadığı sevgilisini, ağaçları ve yaprakları da ardına katarak dahil oluyor bu nidalara. Siz ise sadece duymak, koklamak ve hissetmek istiyorsunuz. Bu yüzden yumuyorsunuz gözlerinizi akşamın sonsuzluğuna…

 

 İşte Burası Benim Memleketim Usluca…