Usluca Köyü Derneği
Web Sitemize Hoş Geldiniz

Yöresel Kelimeler

– A –

Abos : Parasız
Abrul : Nisan
Abrulmak : Abanmak , yaslanmak
Abunmak : Dayanmak
Acar : Yenigözüpek, çevik; çapkın
Acıkıcı : Hindiba, labada
Acur : Bir çeşit hıyar
Afkun : Gübre, fışkı   {Ahpun,Akpun,Ahbun}
Ağrı : Yönünden, tarafından, den beri
Ağlaz : Mızıkçı, oyunbozan
Ağlazlık : Mızıkçılık
Aham : İşte burada
Ahbunluk : Gübrelik
Ahınduruk : Çamsakızı , reçine
Ahırık : Balgam
Ahraç : Davarın yazın açıkta yattığı yer
Ahtarağaç : Yufka çevirmeye yarar bir alet
Akçababa : Akbaba
Akkunduz : Geniş, kıvrık, yapraklı bir tür ot
Akman : İhtiyar
Alaçık (alaçuk) : Bostan kulubesi, çardak
Alaf : Hayvanın kışlık yiyeceği
Alan : Açıklık, düzlük yer
Alaptan : Lapa lapa yağan kar
Alasaksağan : İspinoz
Alaz : Alev; cümbüş, eğlence
Alazdımak : Yağmur, kar dinmek
Alıngaç : Anlayışlı, hassas
Alışmak : Tutuşmak, yanmak
Aluç : Frenk üzümü
Anadut : Yaba, dirgen
Anca : Ancak, bu anda, şimdi
Andaval : Aptal, beceriksiz, şaşkın
Andır kalmak : Ölüden arta kalmak
Ankıl : Akılsız, dangalak
Anık (Anuk) : Dağ nanesi
Annaç : Göz önü, ön taraf, karşı  {Anaç ,Annak}
Annaklamak : Etrafı dikkatle gözetlemek
Arada vazgeçmek : Bozuşmak
Arbadan : İhmalci, batakçı
Arbatan : Arsız, hayasız
Arkaç : Dokumacılıkta enine atılan iplik
Arıklamak : Zayıflamak
Arın altı : Güneş olmayan veya az olan yer
Arıtmak : Bitirmek, tüketmek; temizlemek
Arustah (Arustak) : Tavan
Arkuru : Düz doğru
Aruda : Toprak damda toprak altına konan yaprak vs.
Arusta(h) : Kaplaması olmayan tavan
Asar : Şalvar, potur
Asma üzümü : Bir çeşit üzüm
Aşırtma : Kova, bakraç
Atı : Düğün bahşişi
Avara : İşşiz,şaşkın; eylül
Ahvalamak : Isırmak
Avıl : Ağıl
Avuz : Yeni doğmuy hayvanın koyu sütü, ağız
Ayamak : Kayırmak, korumak
Ayrıksı (Ayrıksu) : Başka,ayrı
Ayvaz : Karşılıklı, bedel
Azmak : Gölcük, küçük su birikintisi

– B –

Babıcık : Çuvaldız
Baca : Pencere içi
Bad (Bat, bot) : Çit, çevirge
Badal : Merdiven, basamak; çamurdaki, kardaki ayak, tekerler vs.izleri
Badiye : Büyük bakır tencere
Balaşlama : Bir çeşit armut
Bardak : Çamdan yapılmış su testisi
Barhana : Alie fertleri, grup, kafile
Basarna : Manivela, destek
Basık (Basuk) : Cılız, boysuz
Başlık : Kız tarafına verien ziynet vs.
Bavnumak : Tazı ava alıştırmak
Bayah : Demin, az önce
Bayaktan : Demin, az önce
Bayam (Bayan) : Çağla
Bazlamak : Hamuru yassılamak
Behni : Oluk gibi hayvan yemliği
Bek : Sert, sağlam
Belalan : Yassı tepe, ufak tepe
Ber : Davar sağılan yer, ağıl
Berkitmek : Germek
Beşerleme : Biçilen ekilen desteklenek toplanması
Bıldık : Ufak ceviz, yeşil domates
Bıyıl : Bu yıl
Bibi : Hala
Bicındık : Bir parça
Bici bici : Hayvan çağırma, kovalama ünlemi
Biçik : Dana
Bik : Tarlada açılan su yolu, ark
Bildik : Palamut
Bicirik (Bıcırık) : Uç, köşe, bucak
Bişi : Sac ekmeği; kızartılmış hamur
Bir tike : Bir parça, azıcık, biraz
Boduç : Kulpsuz, yuvarlak küçük testi
Boğurtlak : Başak tutmaya başlamış ekin
Bohoru (Bohuru) : Baca
Bolu : Çelik,çomak oyununda çomak
Borana : Sarmısaklı yoğurt
Buldumcuk olmak : Ne oldum delisi olmak
Boy : Burçağa benzer yemlik bir tahıl
Boyak : Boya
Börük başı : Ocak üstü raf
Bukla (buklo) : Ağaçtan yuvarlak matara
Burkuntu : Dolaşık, eğri büğrü
Burulgan : Girdap
Burtarmak : Surat asmak
Burun : Duttan elde edilen ilk şıra
Burunsak : Süt emmemesi için buzağı burnuna geçirilen başlık
Bük : Çalı diken topluluğu
Bülez : Kambur
Büngüldemek : Topraktan su kaynamak
Bülgültemek : Su ateşte kaynamak
Bürgü : Hamam havlusu
Bürük : Baş örtüsü, çarşaf, car
Büşürmek : Pişirmek
Büveleklenmek : Büvelek tarafından ısırılmak

– C –

Cablama : İnce uzun yontulmuş ağaç
Calas : Yeşil fasulye
Calaz : Mısır koçanı
Cancan : Ağustos böceği
Capula : Bir çeşit ayakkabı,yemeni
Carıs : Arsız, terbiyesiz
Cavramak : Uğraşmak, didinmek
Cef : Bir cins ağaç
Cengebe : Ormanda çukur yer
Cerge : Derme çatma dükkan
Cerlemek : Ters cevap verme
Cerk : Hayvan bağlama ipi
Cevran : Genişlik
Cıcık : Güzel
Ciğalanmak : Süslenmek (cehlenmek)
Cırcır : Pamuk çıkrığı
Cırnaz : Oyun bozan
Cımbıldamak : İnce sesle ağlamak
Cızmaklamak : Tırmalamak
Cibin : Çamurlu toprak
Cibiş : Çapak
Ciciği şişmek : Canı çekmek, imrenmek
Civcik : Civciv
Civelek : Küçük tipli kimse
Coruk : Gelişmemiş
Coşarmak : Abartılı anlatı
Cörgül (Çörgül) : İnce, zarif
Cucu : Tavuk çağırma ünlemi
Cücük : Civciv

– Ç –

Çağala : Olmamış meyve
Çağgıl : Çengel
Çağmak : Güneş doğmak
Çuha : Çalı süpürgesi
Çalak : Kışlık davar ağılı
Çalma : Kibrit; ağaç dalı
Çalmak : Mayalamak
Çalmar : Üstü açık çevrili ağıl
Çamtı (Çantı) : Tavan
Çangal : Eğri ağaç, fasulye sırığı
Çanşır (Çanşur) : Hayvanlara yedirilen bir ot
Çapmak : Koşmak, ivmek
Çara : Kızgınlık zamanında dişi hayvandaki akıntı
Çat : İki dere veya yolun birleştiği yer
Çatma : Yayla evi, yığma evi; yörük çadırı
Çuvallamak : Çevreyi kolaçan etmek
Çayan : Kırkayak,çiyan
Çaygara (çaykara) : Göze, kaynak, pınar
Çebiç : 1 yaşındaki ekek keçi
Çece : Ağabey; baba
Çecik : Ağaç veya madeni çivi; tencere, kazan ağız kısmı, kıvrıntı yeri
Çeç : Tahıl yığını
Çedene : Keten, kendir, kenevir tohumu
Çedik : Terlik
Çekelik : Bir tür peynir, çökelek
Çekem : Su işlerinden anlayan kişi
Çekü : Başörtüsü, yemeni
Çeltük : İri saman, çeltik
Çemiç : Dut kurusu
Çençen : Geveze
Çendelemek : Yontmak
Çepellik : Yağmurlu bozuk hava
Çerepene : Ekmek yapmada kullanılan toprak çanak
Çerik : 6 kg.lik tahıl ölçüsü; çemensiz pastırma
Çetirik : Kayalık yerler
Çığırmak : Süslenmek, şarkı söylemek
Çığrık : İplik bükme çıkrığı
Çıkma : Balkon
Çınbıldamak : Ağlar görünmek
Çıralıman : Çırayla odayı aydınlatma
Çırtmak : Damla damla inek sağma
Çıtak : Yakışıklı delikanlı
Çıtmalamak : Hayvanın tekme atması  {çıtmalanmak}
Çıtırık : Karışık,dolaşık
Çıtır : Karışık, dolaşık
Çıtlak : Kıvılcım
Çıyrık : 3 tekerlekli bebek arabası
Çiğin : Omuz
Çiğit : Çekirdek
Çimmek : Yıkanmak
Çir : Meyv kurusu
Çise : İnce yağmur
Çiskin : Yağmurlu hava
Çit : Başörtüsü,yemeni
Çitil : Kavgacı
Çorlu : Kirli,pis
Çoruş : Kağnıda ikinci çift yardımcı öküz
Çoşur : Ufak meşelik
Çotul : Tepesi kesilmiş, büyüyemeyen ağaç
Çölük : Kıymık
Çöpür : Yünün kirli çöplü yerleri; keçi kılı
Çördük (çörtük) : Yabani armut, ahlat
Çuka : Manda
Çullama  : Örtme,üstünü kapama
Çullu : Üst üste giymek
Çultar : Bir çeşit kilim

– D –

Dabak : Şap hastalığı
Dahra : Tahra
Dal : Omuz, omuz başı
Dalab etmek : Dişi hayvan erkek istemek
Dalabımak : Dişi hayvan erkek istemek
Dalap : Erkek isteyen dişi hayvan
Daldingil : Yapayalnız, başıboş,akılsız
Dalgı : Düvendeki boyunduruğa bağlanma deliği
Danalık : Ahırda buzağı koyma yeri
Dağnamak : Şaşmak
Daraba : Köy odalarındaki sedir, seki
Darus : Nem, rutubet
Dastar : Sofra bezi
Davarcık : Bulgur, yarma konan koyun, keçi derisi
Davulbaz : Davlumbaz
Davum : Çitlenbik
Debbe : Su güğümü, büyük fıçı, su kovası
Değmek : Olmak, olgunlaşmak
Delecem : Korkunç, anormal, sevimsiz
Delecen : Patlak, acayip bakışlı göz
Depdevir : Kütük
Deremet : Yardım
Devrent (Devret) : Dar geçit,boğaz, tehlikeli yol
Deyha : İşte, orada, şurada
Dıg : Yerme, çekiştirme
Dıhmah : Sokmak, kapamak
Dıkılmak : Girmek, sokulmak
Dındıklamak : Gereksiz çok incelemek, karıştırmak
Dırlanmak : Gereksiz söylenmek
Dırzanmak : Alay etmek
Dibeli (Diberi) : Örneğin
Dindiklemek : Bir konuyu iyice incelemek
Dikel : Bir tarım aleti, bel
Dikilme : Yel, sancı
Dink : Büyük taş, dibek
Dirgen : Ucu çatallı tarım aleti {Dilgen,dilgön}
Dişemek : Dişeğiyle diş açmak
Dişeği : Dişli bir çeşit çekiç
Dodarmak : Hüküm sürme, tahakküm
Doğduk : Keçinin dört ayağı
Dolay : Dönemeç,viraj
Domruk : Tomruk
Dondurma : Kışa doğru ekilen tohum {Doğdürme}
Doruotu : Dereotu
Doruk (Dorok) : Büyümemiş ağaç
Dölek : Uslu, ağır başlı kimse
Dövmeç : Ceviz, çemiç, pestil vs. dövülerek yapılmış yiyecek
Dudaklı : Edepsiz
Dulda : Kuytu yer, saklanılacak yer, gölge
Duncukmak : Tıkanmak, nefes alamamak
Duruk : Boy atmamış, gelişememiş
Düdek : Meşe, çam palamutu
Düğe : İki,üç yaşında dişi dana, düve
Düğücek : Sert yuvarlak kar taneleri { Düğücük, düğürcük}
Dürü : Bir tarım aleti, bel
Düvençere : Döven  otu
Düyürcük : Elendikten sonra geriye kalan ince bulgur, düğü
Düzen : Bez dokuma tezgahı

– E –

Ebee : Doktor
Ebemkuşağı : Gökkuşağı
Ecik : Yağmurdan ıslanmış arpa, buğday
Edik : Karda yürümeye yarar ayakkabı
Eek : Sapanın toprağı işleyen parçası
Eezen : Bir tür romatizma
Efek : Yabani yonca, fiğ
Efin : Ardıç meyvesi
Eğenk (Eyenk) : Sabanın demir takılan yeri, ökçe
Eğelik : Çocuk olması için çocuksuz kadına yapılan ilaç
Eğir : Arıların çıkarttığı salgı
Eğiş : Tekne hamurunu kazımaya yarayan alet
Eğrek : Hayvanların toplandığı yer
Ekercek : Yün eğirme aleti, kirmen
Ekis : Sitem, laf dokundurma
Eğleşmek : Oturmak, durmak
Eldeç : Tahıl dövmede kullanılan dibek tokmağı
Ellik : Eldiven
Em : İlaç
Eme : Hala
Enik : Kedi, köpek yavrusu
Enser : Köşeli büyük çivi
Erek : Merada hayvan dinlenme yeri
Erinmek : Tembellik etmek, üşenmek
Ersün : Ateş küreği
Erük : Erik
Esik : Tepelerin düz kısmı
Eşme : Hayvanlar için yapılan gölgelik
Evelik : Ispanağa benzer yenilen bir bitki
Evlik : Kavak, selvi fidanı
…………………………………………………………
– F –
…………………………………………………………

Fahı : Hoca, imam
Fene : Fena
Fetir : Mayasız yufka ekmeği
Fırahtı : Parmaklık, çit
Fırıç : Fırında kurutulmuş armut
Fırızma : Ağ gibi örülmüş saman sepeti
Fıtı : Bulgur kırığı
Fildir fildir : Canlı,hareketli
Filik : Beyaz tiftik keçisi
Fillemek : Kapıyı sürgülemek, kilitlemek
Fisil : Arpacık soğanı
Fiske : İdare lambası, kandil
Frengi : Kilidin zemberek kısmı
Foruk : Gevşek

– G –

Gabalak : Geniş yapraklı bir ot
Gaçamak : Pekmezli bir çeşit yemek
Gada : Dert hastalık; Ağabey
Gadik : Ağaçtan silindirimsi bir tahıl ölçüsü
Gafle : Defa, kere
Ga(h) : Elma, armut kurusu
Galdırık : Yenen bir bitki
Ganil : Kanun
Garık : Bölüm, tarh
Gatmer : Katmer
Gatuvaz : Görgüsüz, cahil
Gavrak : Petek
Gayruk : Büyük ağaç
Gaytarmak : Gizliden kaçmak
Gazil : Kıldın ip
Gececük : Semerde yük iplerinin takıldığı demir
Gecgere : Sedyemsi bir araç, teskere
Gedek : Manda yavrusu
Gelberi : Maşa
Gelecoş : Bir çeşit yemek
Geliç (Gelüş) : Orak
Gelüç : Yok anlamında kullanılır
Gendüme : Dövülmüş buğday veya arpa
Geren : Hafif bulutlu, sisli hava
Gerilmek : Gerinmek
Germicek : Değirmende üst taşın dönmesini sağlayan aygıt
Gever (Gevar) : İnce su yolu
Gevmek : Geviş getirmek
Geysi : Giysi
Gıbal : Çehre
Gıcık : Koyun, kuzu
Gırcı : Küçük taneli dolu
Gırebi : Ucu kıvrık bir alet
Gıyıklamak : Kapıyı aralık bırakmak
Gide : Koyun kovalama ünlemi
Gildan : Gövdesi sert, kaygan bir kurt
Gilik : Saçta pişirilen küçük ekmek
Girabolu : Frenk üzümü
Girebi : Ucu kanca gibi bir çeşit küçük balta
Girge : Büyük kazan
Gişi : Koca, eş
Gocacık : Semerin arkasında bulunan demir
Gorhuluh : Korkuluk
Gozalak : Çam kozası
Göcecük : Gocacık
Gödük : 12-15 okkalık tahıl ölçüsü
Göğnü : Çürük rengi
Göbül : Köpek yavrusu
Göğ keçemen : Zehirli yeşil bir kertenkele{Göy keçemen}
Gökçek : Güzel
Gölük : Yük taşıyan, binilen hayvan
Gör : Mezar, mezarlık
Görgü : Ayna
Göv : Olgunlaşmamış, ham
Gövenç : Güvenilen şey
Gövermek : Bitkinin yeşillenmesi
Gövnümek : Meyvenin olgunlaşması
Göymek : Katlanmak, beklemek
Göz : Suyun çıktığı yer, kaynak
Gözcek : Gözlük
Gözel : Güzel
Gözer : İri gözlü büyük kalbur
Gözleşmek : Birbiriyle zıt gitmek, kızgın olmak
Guşkana : Kulpsuz bakraç, küçük tencere
Gübür : Süprüntü, toz
Gücük : Şubat
Güdül : Sığır tüyünden, kuyruğundan yapılmış top
Gülatma : Kasımpatı
Gülgülü : Pembe
Güllap : Kapı sürgüsü, menteşe
Gülk : Kuluçka
Gün çiçeği : Sabah açıp, akşam kapanan çiçek
Güney : Her zaman güneş alan yer
Günülemek : Çekememek, kıskanmak
Gürem : Küme, sürü, kafile
Gürze : Ağaçtan su kabı
Güvenç : Dayanak, arka, yardım
Güvermek : Yiyecek bozulması
Güvertme : Sonbaharda ekilen ekin
Güveyin : Arının ilk yavrusu
Güzle : Yörüklerin son oturduğu serin yayla

– H –

Hacırget   : Tandır üstünde demir ızgara
Hahut   : Çürük, yıpranmış
Hakos  : Sabanın tarlada bıraktığı iz
Halasız : Akılsız
Halbur  : Kalbur
Halusotu : Bir çeşit ot
Hancur   : Yanmış paçavra ve külü
Hangel   : İyi enenmemiş boğa, tosun
Hapahap gelmek : Karşı karşıya, yüz yüze gelmek
Hapal   : Köpek yavrusu
Haphap : Sinirli
Haranı  : Kazan
Harın   : Obur
Haros : Birkaç yıl sürülmemiş tarla (harus)
Hartama : Kiremit altına konulan ince tahta
Harum : Kaygısız adam;Bir tutam ot
Hasıl   : Başak tutmaya başlamış yeşil ekin
Hasuta   : Bir çeşit tatlı
Haşel : Yonga
Haşıl   : Bir çeşit yemek, bulgur pilavı
Haşlak : Rüzgarda kuruyup cılız kalmış tahıl, vs.
Havar  : Yaygara, çığlık
Hayat   : Sofa
Hayf    : Hınç
Hedik  : Haşlanmış buğday, nohut vs.
Helik   : Duvar örerken boşluklara konan ufak taşlar
Helke (Helge) : Bir çeşit bakır kova, ağaçtan oyulmuş su kabı
He mi  : Öylemi, değimli, tamam mı
Henek  : Konuşma
Henke  : Çinko kova
Herek : Asma, fasulye destek sırığı;Kıvırcık koyun
Herk  : Sürülüp nadasa bırakılan tarla
Herle  : Yağda kavrulmuş un çorbası
Hernük : Toprağın tavı (Hermük)
Herti  : Bayat
Hıktım (Hılgım) : Tıpkı, aynı
Hıltak : Bol, geniş, gevşek
Hırçık : Eski, yamalı, lime lime
Hırhız : Hırsız
Hırtık : Kavgacı, saldırgan
Hırtış : Hastalıklı, zayıf
Hısut  : Kağnının iç kısmı
Hız : Borç, ödünç
Hızan (Hizan) : Aile, çoluk çocuk
Hızan (II)  : Hizmetçi, uşak
Hızım : Yıkanan buğdayın su üstündeki artıkları
Hiçlemek : Ziyan etmek
Hidiklenme : Gıdıklanma
Hiles : Salyangoz
Him : Temel
Hobuş etmek : Çocuğu sırta almak
Hocar  : Cüce
Hodak : Sığır çobanı
Hohoy   : Bir saklanbaç oyunu
Hola : Yerinde, biçiminde
Holis (Holes) : Bir çeşit ot
Hon : Ekin biçen sıralanmış işçi takımı
Hor   : İyilik
Hora geçmek  : İşe yaramak, hoşa gitmek
Horata  : Söz,konuşma;Dedikodu
Horum  : Biçilip balyalanmış ot
Hoşef : Yonga, talaş
Hoşur olmak   : Yorulmak (hışır olmak)
Hoşveren   : Ispanağa benzer bir ot
Hota   : Dedikoducu;Laf,söz,sohbet
Hoyrat   : Yakışıksız, çirkin
Hozan : Birkaç yıl dinlendirilip işlenmemiş tarla
Hozik : Ham dut; dutun dibe döküleni
Hötürük   : İshal
Hüdük   : Çok gıdıklanan kimse
Hüpül : Şişman

– I –

Igmak (Iğmak)  : Bir yerden kayarak inmek
Iğınmak   : Soluğunu tutarak kendini zorlamak
Iğrık  : Akşam üzeri alaca karanlık
Ihtı   : Rüzgar ve yağmurun etki etmediği kuytu yer
Ildır : Alaca karanlık
Ilgıt   : Yavaş yavaş akan, esen rüzgar, su vs.
Imırsık  : Arsız,uyuşuk,miskin
Irak : Uzak
Irık   : Zayıf
Irılmak : Ayrılmak, uzaklaşmak
Isırın  : Bir çeşit yemek
Ispır  : Yalancı
Işgın : Bir yıllık ağaç sürgünü
Iymak (II)  : İnce ince dökmek
Izgar   : Hastalıklı, çok zayıf

– İ –

İbdin(İptin,ibtin) : Alışkanlık, adet
İçi  : Baba
İfdoğum  : Sonbaharda ekilen buğday
İgeze : Nekahet devresi
İğ  : Çıktıkta iplik sarılan demir tel
İlenmek  : Beddua etmek
İlgi : Paçaya dikilen bağ
İlik : Söz götürüp getiren
İliştir  : Süzgeç, kevgir
İlki : Küçük çalılık, yeni süren çalı, ağaç filizleri
İmil imil : Yavaş yavaş
İnnem : Çok
İrdelemek : Üzerine fazla düşmek, incelemek
İrdemek  : Beğenmemek, istememek
İri gölük  : Yük hayvanları
İssat : Biber
İspirik  : Süpürge yapılan bir çeşit ot
İstirani : Tekne hamurunu kazımaya yarar araç
İşerek : Çok iş gören çalışkan
İşgil : Bir şeye karşı düşkünlük
İyelik :  İyileştirme, tedavi
İze : Ağabey

– K –

Kabala : Toptan,götürü
Kadamak  : Sıkıştırmak, bağlamak
Kahrak : Islandıktan sonra sertleşmiş toprak
Kah : Meyve kurusu
Kaluç : Orak, küçük orak
Kamamak : Birini eleştirmek
Kamarga : Yırtıcıların parçaladığı leş
Kamçıkuyruk  : Zayıf
Kan : 4 köşeli yontulmuş direk, hatıl
Kanıtmaç  : Kaldıraç
Kankalak : Çorba kabı
Karuk : Eğri, kambur
Kapağa  : Güğüm
Kapsa : Büyükçe kulplu, kulpsuz sepet, sele
Kaptırma : Kemer
Karaşapla : Yaprağından boya çıkarılan bir ot
Kargış : Beddua (karnıkada, karnıkara)
Karık  (I) : Sulama için açılan ince su yolu ark
Karık (II) : Kışın hayvanların yem yedikleri yer
Kasaltu  : Evdeki gereksiz eşya
Kasmuk : Çamın yenilen iç zarı
Kasnı : Yenen bir bitki
Kaşıcak : Mide
Kaşkırmak : Bozuşmak, darılmak
Katma : Kıldan, yünden ip, sicim
Katmer : Bir yufka ekmeği
Katuvaz : İnatçı, kaba adam
Kavalkan : Kendini öven
Kavaltak : Kaba, beceriksiz
Kavlak : Yaşlı, zayıf öküz
Kavram : Avuç dolusu
Kavut : Bir tür helva (Kavus)
Kayhı : Kızak
Kaylık : Toprak yapı kenarlarındaki ince taşlar
Kaymak : Ocağa odun sıralamak
Kaynamak : Takılmak, sataşmak
Kaypıtmak : Elinden düşürmek, kaydırmak
Keber : Turşusu yapılan bir ot
Kelik : Çok gezen
Kemçük : Alt çene çıkık, üst çene çökük ağız tipi
Kerdeme : Tere
Kerdige : Arpa, buğday karışımı
Kesren : Hamur yoğrulan, çamaşır yıkanan ağaç tekne
Kerti : Bayat
Kes : Dövülerek saman yapılan ot
Kesmük : Başaklı iri saman
Kete : Bir çörek
Keyik : Sarı inek
Kıdım : Biraz, ufak parça
Kıhmak (Kıkmak) : Uyumak
Kıldır : Bir çeşit kadın gömleği, hırka
Kıldırık : Yuvarlak
Kılıçotu : Sarı çiçekli bir ot
Kılkıl : Boğazı süzgeçli testi
Kınık : İstek, arzı
Kıran : Dağda ağaçsız çıplak düzlük; kıraç toprak
Kırdak : Çeyiz
Kırık (Kırik) : Sıpa
Kırım : Peçete
Kırtıl : Kıraç yer
Kırkambar : Çeşitli ürün karışımı
Kırtıl : Çimenimsi bir ot
Kıskal : Çoçuk önlüğü
Kıstı : Bir çeşit altın gerdanlık
Kıyıklama : Aralama
Kızıloluk : Gırtlak, yemek borusu
Kızlan : Killi, çorak toprak
Kialan : Bir dağ bitkisi
Kialmas : Ahlat
Kipi : Uygun, tıpatıp, sıkı
Kis : Sert toprak tabakası
Kişkirtmek : Kavgada kışkırtmak
Kivre : Kirve
Kobal (Kubal) : Bekçi, çoban sopası
Kodalak : Boğazda şişkinlik, ur
Koğ : Dedikodu
Kol ağacı : Çatılara yatay konan ağaç
Kor : Mezar, sin
Kök : Pancar
Kölük : Boynuzsuz veya kırık boynuzlu hayvan
Köslemek : Kapıyı sürgülemek, kilitlemek
Kösnük : İhtiyar, güçsüz
Köz : İyi yanmış, odun, kömür, koz
Kubaşık : İmece
Kubat : Kaba, şekilsiz, şişman
Kubray : Saban çamurunu temizlemeye yarar demir alet
Kumbul : Çam, çınar vs. ağaçların kabuğundan yapılan kap
Kuduz : Künk içinde gelişip su akmasına engel bitki kökleri
Kurut : Kurutulmuş süzme yoğurt
Kuşkuş otu : Yenen bir yaban bitkisi
Kuşne : Burçak
Kutmak : Sıpa
Küncü : Susam tanesi
Künücü : Kıskanç
Kürdüğü : İğ
Kürüz : At yavrusu
Kürün : Tekne, su kabı; Hayvan yemliği

– L –

Lığda : Selin getirdiği toprak
Livik : Bir çeşit erik
Loğ : Taş silindir
Loğlamak : Toprak damı veya harman yerini loğla düzeltmek

– M –

 

Madımak : Yenen bir ot (Madamak, Madimak)
Mağ (Mag) : Evin katı, odaları; yığın
Mağlamak : Yakmak
Mahuk : Çok ekşi
Malak : Buzağı
Malama : Samanla karışık tahıl
Malamat : Dağınık, bozgun
Malas : Lapa
Maluk : Boyunduruk kayışı ucundaki ağaç çivi
Mansur : Mantar
Maran : Araba tekerleğinin ağaç kısmı
Marça : Mantı
Masta : Üvendire
Masus : Bir çeşit elma
Maşala : Evlek, karışık, ekime ayrılmış toprak parçası
Mayıs : Yaş sığır pisliği
Mazik : Sığırın küçüğü
Mazu : Kağnı ve arabalarda kalın ağaç dingil
Medder (Meder) : Güç
Meler : Keçi dili
Menderiç : Ev önü set şeklinde bahçe (Menferiç)
Mengür : Hayvan bağlamak için ağaç (U) biçimli halka
Merek : Samanlık
Meres : Köpeğin yaşı
Mesmes : Irmak ve derelerden esen hafif jel
Meşik : Ekin çuvalı
Mırık : Buğday, arpa kılçığı
Mırız : Kısa burunlu, basık burunlu
Mısmıl : Mürver ağacı
Mıtka : Yayık
Mıyıl mıyıl : Cansız sönük bakış veya ateş
Mitil : Yatak kılıfı
Mol : Ağaç sürgünü, filiz
Mucmuluk : Obur
Mucur : 8 kg’lik bir tahıl ölçüsü
Mudullamak : Mudulla hayvanı dürtmek (modullamak)
Mumuç : Meşe palamudu
Muuh : Bilgi, bilme, anlama
Muval : Taze sebze
Mürsütlemek : İhbar bildirme
Müsyaş : Karışık, kuşkulu

– N –

Nahır : Sığır sürüsü
Neydiyn : Ne yapıyorsun
Nezük : Nazik
Nuzla : Şeytan tırnağı

– O –

Obuz : Küçük derecikler
Ocaklık : Mutfak
Odurha : Lades
Oheyci : Düğün çağrıcısı
Ok : Tarlada açılan su yolu
Oluk : Uyluk kemiği
Ongunsuz : Geleceği parlak olmayan kimse
Orakayı : Ağustos
Oskun : Bitkin, yorgun
Osmak : Sanmak;önem vermek, saymak
Oyulgama : Gelişi güzel dikiş

– Ö –

Öğendere : Üvendire
Öğün : Yemek zamanı
Öğür : Dişi sığırın çiftleşme zamanı
Öğüre gelmek : Dişi hayvanın çiftleşmek istemesi
Öğürsek : Çiftleşmek, dişi sığır, kısrak vb.
Öksü : Ucu yanmış odun parçası
Ömeç : Bir çorba
Önce çorbası : Bir çeşit hamur çorbası
Örcünlemek : Direnmek
Örk : Hayvan bağlamaya yarar ip veya zincir
Öske : Başka, özge
Ötlek : Korkak, ödlek

– P –

Pahıl : Kıskanç
Pala : Kuru ve taze fasulye
Palak : Ayı yavrusu
Palanza : İki gözlü basit terazi
Palas : Kaba örgülü çuval
Par : Alev
Parç : Emzikli teksi, toprak ibrik
Parduç : Fırın temizlik sopası ucundaki bez parçası
Pargı : Bataklık sazı
Parhaç : Bakraç
Parpu : Ölçülü yemek yeme
Partal : Abartılı söz, yalan
Pasa : Devamlı, sürekli
Peğ : Arsa, tarla çıkıntısı
Pekmezini akıtmak : Kafasını yarmak, kanatmak
Pelik : Örülmüş saç
Pelün (Pelun) : Pelin bitkisi
Pelver : Domates salçası
Perikmek : Ürkmek, ürkerek kaçışmak
Perküten : Süzülmüş, tuzlu çorba yoğurdu
Pernek : Süreye katılan yabancı koyun, keçi
Pert : Et parçası
Peskütan : Tuzlu ayranın süzdürülmesiyle yapılan çökelek
Peşgün : Sahan
Pey : Yıkılmış yapı yeri
Pezik (Pezük) : Pancar
Pıtlak : Ateşte patlatılmış mısır
Pin : Kümes
Pinik : Basık burunlu, basık, küçük
Pir : Dokuma tezgahının sık tarağı
Pirpirim : Semizotu (pürpürüm)
Pisik : Kedi
Piye : Irza geçme
Porsuk : Dolaşık
Port : Taranan yünün işe yaramayan kısmı
Potutotu : Boya elde edilen bir bitki
Pozlu : Çalımlı
Pöçük  (I) : Kuyruk sokumu;küçük kısa kuyruk
Pöçük (II) : Uç, en son nokta
Puğunt : Kavrulmuş şekerle karıştırılmış buğday
Pullukır : Bakla kırı (At donu)
Pupla : Yastık
Pur : Kayalık, uçurum
Pür : Çam, ardış vs. ağaçların iğne yaprakları
Pürpürüm : Yıpranmış, dökülmüş
Pütürük : Kasırga, bora

– S –

Saçı : Düğün armağanı
Sadırlı : Sık sık altına kaçıran
Sağılmak : İyileşmek
Sağrak : Ağaçtan yağ kabı
Sahariç : Yağ tavası
Sakar : Ağzı burnu kara kuzu
Sakızlık : Bir çeşit sakız ağacı
Saksak : Sırılsıklam, ıslak
Salak : Hayvanların yazın yattığı üstü açık dört yanı çevrili yer
Salgı : Havaneli, tokmak
Saluk : Hayvanlarda görülen bel hastalığı
Salyan : Vergi
Samı (Samu) : Boyunduruk zelvesi
Samurtmak : Sayıklamak
San : Pas
Sarıyel : Doğudan esen ılık yel
Sasuk : Tatsız, tuzsuz yiyecek
Savak (Savah) : Aptal, şaşkın
Savak : Suyun arklardan ayrım yeri
Saylak : İnce toprak örtülü taşlık yer, kayalık
Saysana : Düğüne götürülen hediye ekmek
Sazak : Bataklık, sazlık
Seet : Saat
Seğirdim : Değirmende suyun aktığı dik oluk
Seğmen : Aralıksız küçük iskemle
Seki : Ev önünde oturma seti (Sekmeç)
Seko : Ceket
Seklem : Denk, taşınabilecek yük
Sekül : At, eşek, sığır ayağında ak leke
Selevün : Yaltaklanma, yalvarış
Sement : Ekmek tahtası
Senek : Çamdan su kabı, tahta testi
Setik : Kuş yemi, darı
Setil : Kulplu su kabı, bakraç, kova
Seyfetlenmek : Oyalanmak
Sezek : Duyarlı, çabuk sezen
Sıcakdam : Hamam
Sınık : Kırık, çıkık
Sırçan : Eğrilmiş ip yumağı
Sırıç : Ahlat, armut hoşafı
Sırnak : Keçi ayağı
Sırpat : Kavgacı yaramaz çocuk
Sıyırgı  (I) : Harmanda sap toplamaya yarar bir alet
Sıyırgı (II) : Gübre atmaya yarar büyük kürek
Sibe : Sözünde direnme, inatlaşma
Sibe sürmek : İddialaşmak, uğraşmak
Siğilotu : Labadaya benzer bir ot
Siğnebit : Saklambaç
Siğnenmek : Gizlenmek, saklanmak
Simbilibittik : Aptal
Sindik : Civa
Sinebidik : Saklambaç
Siron : Bir yufkalı yemek
Siyez : Hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki
Sadırlanmak : Sidikle ıslanmak
Sodur : Gübre
Soharıc  : Soğanı biberi yağda kavurarak yapılan yemek harcı
Sohranmah : Homurdanmak, söylenmek
Sohranmak : Tiksinmek
Sokarıç etmek : Yağda soğan kızartmak
Solaklamak : Bir iş veya konuşmadan sıyrılıp çıkmak
Somat : Düğün sofrası
Sonca : Suçu yüze söyleme
Sorhun : Çalımsı bir çeşit söğüt
Soyha : Kötü, hayırsız, belalı
Söbü : Sivri, sivrice
Söğünük (Süğünük) : Bir cins ağaç
Su düşen : Çağlayan, şelale
Suğumsuz : Aç gözlü, hırslı; tok gözlü
Suluzırtlak : Limon;saygısız, yılışık
Süksün Kütüğü : Ense kökü
Sülen : İyi bükülmemiş ip
Süllüm : Merdiven
Sümek : Taranmış yün yumağı
Sümsük : Yumruk
Sümsüklemek : Yumruklamak
Sündürme : Yağda peyniri pişirmek
Sürgüç : Bulaşık bezi, paçavra
Süsün : Ense
Sütlüğen : Sütleğen (Sütlüvan)
Süve : Araba yastık başına dikilen kazıklar
Süyük : Duvar sırtı

– Ş –

Şakşak : Değirmende buğdayın döküldüğü yer
Şapsap : Ağaçtan oyma tas, bardak
Şapşal : Biçimsiz, düzensiz
Şekil : Dayak
Şergil : Askıntı, baş belası
Şerkade : Yaramaz kavgacı
Şıkırdım : Bol, kalabalık, sık
Şılgı : İnce, uzun çubuk
Şıltakçı : Yaygaracı
Şıp : Birden bire aniden
Şırpata : Mendil
Şıtanmak : Arsızlık yapmak
Şıvrat : Fasulye,kabak vs.bitkilerin yaprak ve dalları
Şilki : İnce, uzun ağaç çubuk
Şileder : Bir çeşit üzüm
Şimal : Taze sürgün
Şişek : Bir iki yaşında kuzu
Şirkem : İkinci kez kaynatılan dutun şırası
Şirnimek : Şımarık çocuk
Şiv : Suyu alınan dutun posası
Şor : Tuzlu
Şüşe : Tavan tahta aralarına çakılan ince tahta

– T –

Taar : Küçük tandır
Tabak : Şap hastalığı
Tahşut : Ürün
Tahtadelen : Ağaçkakan
Tapan : Tarla düzeltmeye yarar yassı ağaç alet,sürgü
Tar : Tavukların tünediği ağaç
Tarak : Kağnı yanlarındaki parmaklıklar
Tarato : Bir çeşit yiyecek
Tarçıklanmak : İlkbaharda hayvanın semirmesi
Tasma : Çalım satma, kibirlenme
Tavatur : Yaygın söylenti
Tebir  : Ağaç tepsi
Tenelmek  : Nemlenmek
Tekir : Yuvarlak
Tellek  : Cinsel sapınca uğramış erkek
Telleme  : Bir çeşit peynir
Tellimantin : Kılaptanlı ipek kumaş
Temek  : Tavan
Temin olsun : Allaha şükürler olsun
Tepur (Tepür)  : Ağaçtan büyük elek
Tepüç  : Küçük yumurta sepeti
Tepük  : Basılarak sertleştirilmiş toprak
Terpuş  : Sahan kapağı
Tersik    : Gübrelik
Teşri (Tişe) : İğ, yün eğirme aleti
Tesimek  : Canı sıkılmak, bunalmak
Teşt  : Büyük leğen
Tete  : Teyze
Tetik : Parmak ucu
Tevatur  : Çok güzel
Tevir  : Çeşit
Tevük  :  Kızak
Teyin : Sincap
Tez : Köpeğin göğüs vuruşu
Tezmek : Bulunduğu yerden uzaklaşmak
Tığ : Savrulmamış harman tınazı
Tılkımak  : Bozulmuş, yumuşamış
Tıman: Don, şalvar (tüman)
Tırnaklı pide : Bir çeşit pide
Tırtı : Tartı
Tırtıl : Zayıf, hasta; parasız
Tike: Parça,dilim
Tiket : Isırılıp bırakılmış artık ekmek
Tikmek : Dikmek
Tille : Değnek,baston
Tirendez  : Titiz, süslü giyinen
Tiribolu  : Büyük ipekli mendil
Tirki  : Küçük bakır leğen yada büyük yemek kabı
Toklu  : Bir yaşın altı kuzu
Tomak : Uzun biber
Topbaş : Bir cins buğday
Toptop : Sebze
Tosya : İpekli kumaş
Toyka : Bir çeşit çorba
Tozak : Toz gibi yağan kar
Tuht : Terazi
Tuluk (Tulup) : Peynir, pekmez vs. koymaya yarar deri, tulum
Tump : Toprak yığını, toprak set
Tura : Çatı, çatı arası
Tutya : Bir kır çiçeği
Türüdü : Sonradan görmüş

– U –

Uarmak : Onarmak
Uartmak : Onartmak
Ucak : Çökmüş yada çökmek üzere olan toprak
Uduşmak : Lades tutuşmak
Uğra : Hamurun yapışmaması için tahtaya atılan un
Uhlum : Yol, yordam
Umcur : 3-6 okkalık buğday ölçeği
Ummak : İstemek, dilemek
Umuk : Ilık, sıcak
Unca : Onca, o denli

– Ü –

Üğrümek : Yavaşça, sallamak
Üğürlenme : Sallanma
Ünelmek : Gelişmek, güçlenmek
Ünlemek : Seslenmek
Üre : 2.5-3 yaşında doğurmamış tay
Ürkeğen otu : Bir kır bitkisi
Ürmek : Havlamak
Üsbekes : Kesinlikle
Üsküre    (I) : Toprak çorba tası, çukur çanak
Üsküre   (II) : Bakır taş
Üsürgü : Kadınların başına örttüğü yarım çarşaf, başörtüsü
Üveç : 3-4 aylık kuzu

– V –

Va : Şaşma ünlemi
Vaz : Hurma
Verimli : Büyüklere karşı gelen
Vıdı vıdı : Gevezelik
Vıllık : Alaycı
Vidlemek : Birine karşı kışkırtmak
Vire vire : Sürekli
Vula : Hişt, hey