Usluca Köyü Derneği
Web Sitemize Hoş Geldiniz

18 Mart Çanakkale

18 Mart, İmanın Küfre, Hakkın Batıla, Hidayetin Zillete, Mazlumun Mağrura, Adaletin Zulmete, Vatanı Savunanın Saldırgana, Aydınlığın Karanlığa, Nurun Kire Karşı Zaferidir.


18 Mart,
 Çelikleşmiş Millet İradesinin, Asaletin, Vatan, Millet, Bayrak Aşkının, Geleceğe Olan Güvenin, Hürriyet Ve İstiklal Sevdasının, Askeriyle Komutanın, Eriyle Liderin, Genciyle İhtiyarın, Kadınıyla Kızının Birlikte Yazdığı Bir Şanlı Destandır.

Söz Konusu, Vatan Ve İstiklal Olunca, Öldüğü Zannedilen Bir Milletin Yeniden Dirilişinin Ve Şaha Kalkışının Öyküsüdür,18 Mart.

Dost Ve Müttefik Diye Sarıldıklarının Bile Yalnız Bıraktığı Bir Anda, Kefeniyle Sırdaş Olup Neslini Ve Gelecek Nesilleri Kurtarmanın, “Canımı Alabilirsiniz,Kanımı Dökebilirsiniz Ama Vatanımı Asla Alamazsınız”, “Hürriyetime Ve İstiklalime Dokunamazsınız”, “Belki Öldürebilirsiniz Fakat Esir Edemezsiniz” Diyebilmenin Adıdır,18 Mart.

“Ben Bir Türk’üm Ve Bir Kişi Bile Kalsam Size Yeterim”, “Ser Verilir,Sır Verilmez”, “Can Verilir Vatan Verilmez” Diyen Millet Evlatlarının Ve Sadece Çanakkale’de Kanıyla Toprağı Yoğuran denilen 253 Bin Şehidin Emanetidir 18 Mart.

                                 ŞEHİT VE ŞEHİTLERİMİZ

O Şehitler Değil Midir? Tarihin Her Döneminde Yurdumuzu,Milletimizi, Kanı Ve Canı Pahasına Koruyan,Mukaddes Vatanımızı Vakarla Yaşatmak Amacıyla Ölmesini Bilen, Şairin Deyimiyle “Bu Vatan Toprağın Kara Bağrında Sıra Dağlar Gibi Duran”, “Korkma Sönmez Bu Şafaklarda Yüzen Al Sancak,Sönmeden Yurdumun Üstünde Tüten En Son Ocak” Diye Haykırarak Kurşunların Üzerine Düğüne Gider Gibi Giden.

O Şehitler Değil Midir? Asil Kanları Vatanı Sularken Rüzgarların Terlerini Kuruttuğu Kişiler. Bedenlerinden Canları Ayrılırken Meleklerle Konuşarak Ve Gülümseyerek Ruhunu Teslim Edenler..

 

Kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela olan sırtlan sürülerine karşı Malazgirt’te, Mohaç’ta, Dandanakan’da, Dumlupınar’da, Sakarya’da, Cönkbayırı’nda, Çanakkale’de; göklerin ölüm indirmesine, yerlerin ölü püskürtmesine aldırmadan, top ve tüfekten daha sık yağan mermilerden, güllelerden ürkmeden, korkmadan mücadele ederek namusunu çiğnetmeyen, geride kalanları esaret altında yaşatmayan şehitlerimizi hep hatırımızda tutmalıyız.

Bir hilal uğruna canın feda eden, kanıyla tevhidi kurtaran, ufuklara sığmayan, zırha bürünmüş namert ellerden korkmayan, saikalar parçalarken âfakı, zelzeleler kaldırırken âmakı, üzerine yağmur gibi yağan bombaları göğsünün üstünde söndürüp etkisiz hale getiren şehitlerimize fatihalar göndermeyi ihmal etmemeliyiz.

 

Bu Yüce Ve Büyük Savaş Bir Ülkenin Damarlarındaki Vatan Sevgisini Gösteren Ve Tarihe  “Çanakkale Geçilmez” Diye Not Düşülmesini Sağlamış Büyük Bir Zaferdir. Düşman Donanmaları Eğer Çanakkale’yi Geçecek Olurlarsa 1.Dünya Savaşını Daha Hızlı Kazanacaklarını Ve Her Şeyin Son Bulacağını Biliyorlardı.Hatta Yapılan Planlarda Çanakkale Boğazının 2 Saat İçinde Fetih Edileceğini Not Düşmüşlerdi Kendi Dokümanlarına.

 

Fakat Bilmiyorlardı. Bu Vatan İçin Savaşmaya Değil Ölmeye Gelmiş Olan Bir Türk Milletinin Var Olduğunu…Anadolu Kadınının Kimi Oğlunun Eline, Kimi Oğlunun Saçına Kına Yakarak Göndermişti Savaşa. Ve Eklemişlerdi ‘’ Ben Oğlumu Bu Vatana Kurban Olsun Diye Gönderdim, Benim Bir Oğlum Ölür Bin Oğlum Doğar’’ Diye.

 

İşte Bir Millet Elinde Silahı Olmasa Da, Düşmana Atacak Mermisi Olmasa Da Yüreğinde Vatan Sevgisi Ve Geride Bıraktıklarının Güvenliği İçin Ruhunu Ve Canını Ortaya Koyarak Böyle Savaştı Ve Düşman Kuvvetlerini Bu Boğazdan Yani Çanakkale’den Geçirmedi.  Biz Böyle Bir Neslin Devamıyız. Bu Yüzdendir Ki Bu Vatan Toprağının Her Bir Parçasına Âşık Doğar Türk Çocukları. Ve Hiçbir Zaman Unutmazlar Atalarının Kanları İle Bu Toprakların Sulandığını, Bu Yüzden Üstüne Bastığımız  Şeye Yabancılar Toprak Parçası Derken Biz Vatan Adını Veriyoruz…