Adalet, Asaret, Feraset
Bizler varolduğumuz bu topraklarda geçmişimizle beraber yaşamaktayız,kim ne derse desin ne düşünürse düşünsün kökleri asırları bulan bir milletin unsurlarıyız.
Rabbime sonsuz şükürler olsun ki bizleri mümin bir ailede ve islamın asırlar boyu sancaktarlığını yapmış ecdadın torunları olarak halk etti.
Zaman zaman karşımıza çıkan hadiseler bizleri derin düşüncelere salmalı özümüze dönüşümüzün ayak sesleri olmalı Adalet deyince aklımıza gelen O yüce nebinin nuruyla ikinci halife olan Ömer efendimiz gelir RadıALLAHü anha.
Bir akşam ziyaretine gelen arkadaşına işaret ederek oturmasını söyler. Elindeki mektupları bitirince yanan mumu söndürür,başka bir mum yakar ve arkadaşına şimdi der;seninle sohbet edebiliriz.
Arkadaşı ;
Ey Müminlerin emir, neden mumu değiştirdin?
Hz. Ömer (r.a.) ;
Biraz önce devletin mumu yanıyordu devlet işleri ile meşguldum şimdi benim şahsi paramla aldığım mumu yaktım sen benim özel misafirimsin.Milli şairimiz AKİF’in safahatta mükemmel şiirsel anlatımıyla medine sokaklarını teftiş ettiği sırada şehrin çok uzağında çadırdaki yetimlerin feryadını duyar yaşlı teyzenin tüm serzenişlerine rağmen beytülmalden sırtına yüklediği iaşe çuvallarını kanter içinde taşır gecenin bir vaktinde masum yetimlerin imdadına yetişir. Kendine yardım etmek isteyen Hz.ABBAS efendimizin tüm yardım tekliflerine rağmen,
”Bırak ey peygamberin amcası, bu Ömer’in işi DİCLENİN KENARINDA KAPSA KURT KOYUNU,VALLAHİ İLAHİ SORAR ÖMER’den ONU .”
Asırlar sonra ecdadımız FATİH MUHAMMED Hazretleri elini kestirdiği Hristiyan mimarın şikayeti üzerine bugün Unkapanın’da İMÇ blokları içinde kabrinde meftun bulunan Hızır Bey Rahmetullahi Aleyh, padişah hazretlerini Üsküdar’daki mahkeme salonuna çagırtır.Mahkemeye gelen Fatih protokole oturmak isteyince İstanbulumuzun ilk belediye başkanı Kadı Hızır Bey buna müsade etmez ,işaretiyle sanıklara ait sandalyeye yönlendirir. Karar açıklanır çağ açıp çağ kapatan kutlu komutanın kısas gereği eli kesilecektir, hükümü duyan Hristiyan mimar büyük bir şaşkınlık içinde haykırır ;” Hayır der! Bu mümkün değil, bu kadar adalet olmaz. Ben şikayetimden vazgeçtim.”
Bunun üzerine Hızır Bey, FATİH SULTAN MUHAMMED Hz’nin mimarın kalan ömrü boyunca iaşesinin karşılaması kararını açıklar.Hazine ağasına emir buyuracakken padişaha müdahale eder,”Sanık bu ödemeleri şahsi malından kendi parasından yapacak beytülmalden devletin malından değil.” Fatih salondan çıkarken belindeki hançeri gören Hızır Bey ; Bu nedir ?
Eğer der koca padişah ;ADALETLE HÜKÜM
VERMESEYDİN BU HANÇERLE SANA HADDİNİ BİLDİRECEKTİM.
Oturdugu kürsünün altından kalın gürzü çıkaran kadı Hızır ;”Sende adalete boyun eğmeseydin bu gürzle sana cezanı verecektim.”
İstanbulu almaya niyetlenince genç padişah ahalinin halkımın durumu nedir merak eder,bir sabah en yakın veziri ile tedbili kıyafet çarşıya çıkar miiletin bel kemiği esnafı görmek ister ilk girdiği dükkandan bir kile bal ve yağ ister,balı veren dükkan sahibi kendine bakan bu iki beyzadeye yağı yandaki dükkandan almalarını kendisinin sabah siftahı yaptığını hem yandaki yağın daha lezzetli olduğunu söyler ve bu şekilde tüm çarşıdan siftah ederler, her esnaf yanındakine yönlendirir.Genç sultan sonsuz şükürde bulunur ve Rabbimizden İstanbulu fethetmeyi bu haksever millete nasip eylemesini niyaz eder.
Anadolu’da asırlar sonra aynı ecdadın torunları cepheye kağnı arabasıyla cephane taşıyan neneler kar yağışından ıslanmasın diye mermilerin üzerine bebelerinin donma pahasına battaniyelerini sararlar beytülmale halel gelmesin.
Bebelermi? Onlar çoktan cennete uçmuşlardır.Hem”VATAN SAĞOLSUN”
Yerin yüzlerce metre altında mahsur kalan yüzü kömür karası yüreği kalbi ecdadın derin ferasetiyle dolu asil vatan evladının ”SEDYE KİRLENMESİN”beytülmale halel gelmesin yetimin malı heder olmasın düşüncesi ,milletimizdeki asaletin en güzel örneklerinden birini yaşattı.Köklerimiz bizi biz eden kürdüyle,lazı,çerkezi,boşnak,Türküyle ana vücudun kolları damarlarıyız.Kendimize ait tüm şeyler geri dönecek elbet Ermenek’deki oğlunu kömür madeninde şehit vermiş yırtık kara lastikli gözü yaşlı babanın bize vereceği çok ama çok dersler var Feraseti olana .
Yakın zamanda Nevşehir’de seyahat etdiğimiz aracın bijon anahtarı olmadığını farkeden amcaoğluna hemen önümüzdeki dükkandan alması için para verdim anahtarı aldı getirdi araca koyduk, tam hareket etmiştik’ki esnaf ağbinin bize koşarak geldiğini gördük bi yanlışlıkmı oldu ? düşüncesiyle camı açınca elindeki birkaç bozuk parayı bana uzatdı;AĞBİ BİZ O BİJON ANAHTARINI BİRKAÇ KEZ KULLANDIK HALİYLE SEN SIFIR DİYE ALDIN AMA BU PARA KULLANMA PARASI OLSUN ‘’HAKKINI HELAL ET’’
Ey Anadolu sen neler barındırıyorsun o aziz topraklarında diliyorum RABBİMİZ’den kalplerdeki yürekteki halis safii düşünceler hürmetine bizlere Hz.ÖMER (R.A) adaletini yaşamayı, ona uzak diyarlardan gelen bahçesine el koyan valiyi şikayet eden mecusi adama bulduğu kemik parçasına ‘’ALLAH’tan KORK’’ yazarak o idarecinin hakka riayet etmesini sağlayan feraseti diliyorum.Yıllar önce Çamoluk’dan köyümüz Uslucaya giderkene bindiğim köy minübüsünde bir saatlik yolculuk boyunca yanına oturduğum rahmetli İdris KÜTÜK amcamızdan büyük bir dikkatle dinlediğim YUNUS EMRE’nin şiirlerinden hep aklımda tutduğum ‘’GELİN TANIŞ OLALIM,İŞİN KOLAYIN TUTALIM:SEVELİM SEVİLELİM DÜNYA KİMSEYE KALMAZ
Adaletle hükmedilen, Asaletini koruyan, Feraset sahibi müminler olmak dileğiyle Rabb’ime emanet olunuz…